Ameliyat sonrası yara izlerinin nasıl geçeceğini anlamak için öncelikle cerrahi müdahalenin türü hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Laparoskopik yöntemler, genellikle küçük insizyonlarla yapılan cerrahi müdahalelerdir ve bu nedenle daha az belirgin yara izleri bırakır. Buna karşılık, açık cerrahi müdahaleler daha büyük kesiler gerektirebilir ve bu nedenle daha belirgin yara izleri bırakabilir. Cerrahi müdahale sonrası cilt, uygun iplerle veya 'stapler' adı verilen metal zımbalarla birleştirilir. Stapler genellikle ortopedi vakalarında kullanılan bir dikiş yöntemidir.

Cerrahi ekipteki ihmalkarlıklar, yara izlerini olumsuz etkileyen başlıca etmenlerdir. Hiçbir cerrahi müdahaleden iz almadan kurtulmak mümkün değildir. Ancak sağlık çalışanının uygun sütur seçmemesi, kullanılan malzemenin steril olmaması, gereksiz ve yanlış bir vücut bölgesinde kesi oluşturulması, atılan dikişin düzgün olmaması gibi durumlar hastanın cildinde geri dönüşsüz izler bırakabilir. Bazı insizyonlarda ipek süturlar kullanılır, bunlar tek dikiş gerektiren küçük kesiler olabilir. Bazı hekimler ise prolen iplikle bu kesilere müdahale etmeyi tercih ederler. Prolen, naylon içeren bir iplik türüdür ve cilt üzerine atılan dikişlerde bir süre sonra alınması gerekir çünkü vücut tarafından emilimi olmaz. İpek sütur da aynı şekilde cildin iyileşme süresinden sonra bulunduğu yerden alınır. Dikiş alınan bölgelerde küçük kızarıklıklar oluşması muhtemeldir. Bu kızarıklıklar 24 saat içerisinde normal cilt rengini alır. Bazı hastalarda ise cildin normal renginden bir miktar daha açık renkte iz şeklinde kalır.

Cilt tipine ve yaşlılık durumuna bağlı olarak izler kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Bazı sezaryen hastalarında karın bölgesindeki kesinin güzel bir dikişle kapatılması sonucu ve hastanın cildinin verdiği tepkiye bağlı olarak hiçbir şekilde yara izi gözlemlenmez. Bazı açık kalp ameliyatlarında ise durum biraz daha vahimdir.

Ameliyat yara izlerinden kurtulmak isteyen hastalar için piyasada yara izi giderici bazı krem ve jeller mevcuttur. Bu jellerin etken maddeleri genellikle sıvı silikondur. Buna ek olarak emu yağ, squalen ve C vitamini takviyeli jeller de bulunmaktadır. Krem formlarda ise bitkisel antioksidan maddeler takviye edilmiştir. Bu tip krem ve jeller akıntısı olmayan ve atmosferle bağlantısı tamamen kesilmiş yara izlerinde kullanılmalıdır.

Genellikle cerrahi müdahaleden ya da dikiş alınması gereken durumlardan 7 gün sonra başlanmalıdır. Taze yaralarda da kullanabilen bu ilaçlar geçmişe dönük yaralarda da kullanılabilmektedir. Çok eski ameliyat yara izleri için uzman bir dermatoloğun yara üzerinde uyandırıcı etki yapacak bir soyma işlemi yapması gerekebilir. Ameliyat yara izi cildin güneş gören bir bölümündeyse mutlaka ek olarak iyi bir güneş koruyucu krem önerilir. Çünkü ameliyat yara izi giderici kremler epidermise yoğun bir şekilde nüfuz ederek iyileşme sağlarlar. Bu da oradaki cilt bölgesinin çok taze hücrelerle kaplanması anlamına gelir. Bazı ameliyat yara izi giderici kremlerin soyucu etkisi vardır. Bu tip kremler dış katmanda görülen iz görüntüsünden cildi temizleyerek kurtarır. Her iki tip krem ve jeller için tedavi süresi uzundur. Hasta sabırlı olmalı, hekimin tavsiye ettiği şekilde krem veya jeli uygulamalıdır. Uygulama öncesi ameliyat yara izi mutlaka steril hale getirilmelidir. Bazı hastalarda sabah-akşam ilaç kullanımında 2 ay gibi kısa bir sürede iyileşme gözlemlenirken, bazı hastalarda bu süre 1 yıla kadar çıkabilmektedir. Bazı hastalarda ise ameliyat yara izleri hiçbir zaman geçmez.